Geleneksel Kültürün etkisi
Kültürün bizde oluşturduğu ön bilgilerle/yargılarla Kurana yaklaşmak, ondan elde edilmesi gerekeni elde etmemize engel olur. Mevcut bilgilerimizi Kur'an'a göre değiştirme veya düzeltme yerine, Kur'an'a onaylatmaya kalkışırsak hak ile batıl birbirine karışır.
Günümüzde Müslüman geçinenler, aradan geçen 1400 yıllık bir süre içinde birikmiş olan bilgi, kültür ve değer yargılarının kendilerinde oluşturduğu bakış açısı ile Kur'an'ı anlamaya çalışırken; anlayışlarını Kur'an'a uyumlu hale getireceklerine, Kur'an'ı kendi anlayışlarına uydurmuş olmanın, çelişkisini yaşamaktadırlar.
Miras yolu ile atalardan devralınan cahili kültür, din adına korunmuş ve kutsallıklarına kutsallık katılarak yüce değerler halini almıştır. Bu kutsallara göre düşüncelerini oluşturanlar, atalarının yolunu sürdürmeyi Allah'ın yoluna, uymaya tercih etmiş kimseler olduklarından, Rabbimiz onları şöyle uyarmaktadır:
وَاِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَاۤ اَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَاۤ اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَاۤءَنَا اَوَلَوْ كَانَ اٰبَاۤؤُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلاَ يَهْتَدُونَ (170)
"Onlara; ''Allah'ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Ya ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler"(2 Bakara-170).
Onlara,
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا إِلَى مَا أَنزَلَ اللَّهُ وَإِلَى الرَّسُولِ قَالُوا حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ (104)
"Allah'ın indirdiğine ve Allah'ın elçisine gelin" dendiği zaman, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter" derler. Ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler" (5 Maide-104).
Özelikle islam'ın hızla yayıldığı dönemlerde kitleler halinde Müslüman olanlar, İslam öncesi inanç ve kültürlerine ait olan değer yargılarını da kendileri ile beraber islam'a taşıdılar. Böylece, geçmişlerine ait cahili inanç, kültür, örf ve adetler, mânâ ve özde hiçbir değişikliğe uğramamış olduğu için, Vahy İslam'ı, Kültür islam'ına dönüştü.
islamı, cahili kültürle kirletme, ilk dönemin özel şartlarından dolayı mümkün olamamıştı.
Çünkü, ilk yıllarda îslamı seçenler bilinçli olarak seçim yapıyorlardı. Neye evet dediklerini biliyor ve kendilerini cahili hayata ait olan herşeyden arındırarak Islama giriyorlardı İlk yıllarda insanlar birer birer Müslüman olurlarken, daha sonraları topluluklar halinde İslam'lama girilmeye başlandı.
İslam'a birer birer girenler, cahili hayatlarına ait neleri varsa hepsim islamın kapısında bırakıp öyle girerlerken, topluluklar halinde girenler ise bu hassasiyetten uzak bir şekilde kendileri ile birlikte cahili hayatlarına ait olanların büyük bir bölümünü de İslam'a soktular.
İlk zamanlar, Müslüman olmak demek, zulüm görmek, malından, canından yurdundan ve sevdiklerinden olmak demekken, daha sonraları (İslam devlet olunca) Müslüman olmak birçok avantajı da beraberinde getirmeye başladığından, insanlar da avantajlı olanı tercih etmeye başladılar.
Deyim yerinde ise işlerine de geldiği için Müslümanlığı sevenler çoğalmaya başladı, Müslüman olmanın insana avantaj sağladığı, güç ve itibar kazandırdığı dönemde islam'ı seçenler, mallarını ve canlarını ortaya koyarak seçenler gibi, islam'a teslim olarak değil, aynı zamanda çıkarlarına da uygun olduğu için seçtiler.
İlk zamanlar seçilen şey zor olandı. Sonraları kolayı seçmek oldu. İşte kitleler halinde İslam'a girenlerin büyük bir çoğunluğa çıkarlarına ters düşmeyen konularda İslam'a uyarlarken, çıkarlarına ters düşen konularda da İslamı kendilerine uydurdular.
İslamı kendilerine uyduranlar bunu -Kur'an'ın kendisini değil- ondan anlaşılması gerekeni değiştirerek yaptılar.
Konuyu özetlersek, ilk dönem Müslümanları özlerinde olanı İslam'la değiştirerek Müslüman olurlarken, daha sonra kitleler halinde İslam'a girenlerin bir çoğunda bu değişiklik sözde bir değişiklik olmaktan öte gitmemiştir.
Böyle olunca da, dışta ve kabukta İslam olanlar, içte ve özde kültürlerini ve geçmişe ait olan değerlerini dîn olarak yaşamaya devam ettiler.
.
Sonraki sayfa»»