ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  19-MÜSLÜMAN OLMAYANLARLA İLİŞKİLER
 

MÜSLÜMAN OLMAYANLARLA İLİŞKİLER

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

لَاا يَنْهَكُمْ اللَّهُ عَنْ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ (8)

إِنَّمَا يَنْهَاكُمْ اللَّهُ عَنْ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمْ الظَّالِمُونَ (9)


“Allah, din hususunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi ve değer vermenizi yasaklamaz. Allah değer bilenleri sever. Allah sadece, din hususunda sizinle savaşmış, sizi yurdunuzdan çıkarmış ve çıkarılmanıza destek vermiş kimselere yakınlık göstermenizi yasaklar. Onlara yakınlık gösterenler zalimlik etmiş olurlar.” (Mumtahane 60/8–9)

Ayetlere göre gayrimüslimlerle ilişkide üç kırmızıçizgimiz vardır:

1- Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları,

2- Bizi yurdumuzdan çıkarmaları,

3- Yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri
.

Bu çizgileri çiğneyenlerle dostluk kuramayız.

Tevbe 5. âyet:

Bu âyetin, Müslüman-gayrimüslim ilişkisinde esas alındığı iddia edilir:


“Haram olan aylar (onlara tanınan dört aylık süre) sona erince o müşrikleri nerede bulursanız öldürün; yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Tevbe eder, namazı kılar ve zekâtı verirlerse onları serbest bırakın. Allah bağışlar, ikramı boldur. (Tevbe 9/5)

Bu âyet, kırmızıçizgilerin tamamını çiğnemiş, Hudeybiye barış antlaşmasını bozmuş, Mekke’nin fethinden sonra kendilerine bir yıl dokunulmamış, ayrıca dört aylık ek süre verilmiş olan Mekkeli müşriklere yapılan son uyarı ile ilgili ayetlerdendir. Benzer durumlar olmadıkça bu hükümler uygulanmaz. Ayeti farklı anlama çekmek doğru değildir.

a-Gayrimüslimlerden Hakaret

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceksiniz; bir de sizden önce Kitap verilenlerden ve müşriklerden çok üzücü sözler işiteceksiniz; bunlardan kaçış olmaz. Eğer sabreder, korunursanız, işte bu kararlılık gerektiren işlerdendir. (Al-i İmran 3/186)

Üzücü söz ve hakaret, kırmızıçizgilerden olmadığı için böylelerine karşı; sabırlı, tedbirli ve kararlı olma dışında bir yol gösterilmemiştir.

Peygamberimiz, önce Müslüman olan, sonra dinden dönen ve problem kaynağı olan ikiyüzlülerden çok çekmiş ama onlara karşı fiili harekette bulunmamıştır. Munafikun Suresi bu açıdan önemlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O münafıklar sana geldiklerinde: "Biz şahidiz ki, sen, gerçekten Allah'ın elçisisin" dediler. Allah biliyor ki, sen elbette onun elçisisin. Ama Allah şahit, o münafıklar kesinlikle yalancıdırlar. Yeminlerini kalkan edip Allah’ın yolundan çekildiler. Ne kötü davranıyorlar!.. Bu, şundandır: Onlar önce inandılar, sonra kâfir oldular. Sonra kalplerinde yeni bir yapı oluştu, artık anlamazlar. Onları gördüğün zaman kalıpları seni imrendirir. Konuşurlarsa konuşmalarını dinlersin. Sanki dayalı kütükler gibidirler. Her gürültüyü aleyhlerine sayarlar. İşte düşman onlardır. Onlara karşı dikkatli ol. Allah canlarını alsın, nasıl da yalana sürükleniyorlar!

Onlara: "Gelin; Allah'ın elçisi sizin için bağışlanma dilesin" dendiği zaman, başlarını çevirirler. Bakarsın ki; kendilerini büyük görerek geri çekiliyorlar. İster bağışlanmalarını dile, ister dilme; sonuç değişmez. Allah onları bağışlayacak değildir. Çünkü Allah karıştırıcılar takımını yola getirmez.

Onlar şu sözü bile söylediler: "Allah'ın elçisinin yanındakilere bir şey vermeyin, dağılıp gitsinler". Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, ama o münafıklar anlamazlar. Şöyle dediler: "Hele Medine'ye dönelim, güçlü olan, güçsüz olanı, elbette sürüp çıkaracaktır." Oysa güç Allah'tadır, Elçisindedir ve inananlardadır, ama münafıklar bilmezler."
(Munafikun 63/1–8)

Zeyd b. Erkam bu âyetlerle ilgili şunları anlatmıştır: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir savaşa gitmiştik. Ordu sıkıntılar içine girmişti. Abdullah b. Ubeyy arkadaşlarına şöyle dedi: “Allah’ın Elçisi’nin yanındakilere nafaka vermeyin ki dağılsınlar. Hele Medine’ye dönelim, güçlü olan, güçsüz olanı oradan çıkaracaktır.” Bunu hemen Peygamber‘e haber verdim. Abdullah b. Ubeyy’i çağırtıp sorguladı. O da böyle bir şey söylemedim diye yemin etti. “Zeyd yalan söyledi” dediler. Bu bana çok ağır geldi. Sonra Allah Teâlâ Munafikun suresini indirdi[1]”.

Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR bu konuda özetle şu bilgileri verir:

Abdullah’ın kavmi içinde itibarı vardı; büyük sayılırdı. Üseyd b. Hudayr geldi. “Ey Allah’ın Elçisi!” dedi. “Ona aldırma, nazik davran. Vallahi, Allah seni gönderdiği sırada kavmi ona taç giydirmek için boncuk diziyordu. O seni, krallığını elinden almış görür”.

Abdullah b. Ubeyyin oğlu Abdullah temiz bir mümin idi. Babasının yaptıklarını öğrenince Allah’ın Elçisi’nin huzuruna geldi «Ey Allah’ın elçisi! İşittim ki Abdullah b. Ubeyy’i size ulaşan sözünden dolayı öldürmek istiyormuşsunuz. Eğer yapacaksanız bana emredin, başını ge­tireyim. Vallahi, bütün Hazrec bilir ki içlerinde babasına benden saygılısı yoktur. Korkarım ki, başka birine emredersiniz, o babamı katleder, ben de babanım katilinin halk içinde gezmesine tahammül edemem, tutar onu vururum. Bir mümini bir kâfire karşılık öldürmüş olur bu sebeble ateşe girerim“ dedi. Allah’ın Elçisi şöyle dedi:

Hayır. Biz ona nazik davranırız. Aramızda olduğu müddetçe iyi­ davranırız[2].“

Abdullah’ın davranışı her ne kadar çok kötü ise de üç kırmızıçizgiden birini çiğnemediği için yukarıdaki âyetler gereğince Peygamberimiz ona iyi davranmıştır. Bu gibileri en çok rahatsız eden, doğruların söylenmesidir. Ayetlerde olduğu gibi yanlış davranışlarını sayıp döktükten ve cezayı hak ettikleri konusunda kamu oyu oluşmasını sağladıktan sonra iyi davranılması, onları yanlızlığa sükrükler ve yandaşları dahi kendilerini terk etmeye başlar. Nitekim peygamberimizin iyi davranışı, Abdullah’ın çevresindekilerini İslam’a kazandırmıştır.

b-Dinden Dönenin ve Peygamberi Aşağılayanın Öldürülmesi

Yukarıdaki âyetlerde yer alan …önce inandılar, sonra kâfir oldular.. ifadesi bu şahısların mürted olduğunu açıkça göstermektedir. Bu ve benzeri âyetlere rağman mezhepler, mürtedin öldürülmesi konusunda ittifak etmişlerdir.

Ayetler; İşte düşman onlardır. Onlara karşı dikkatli ol… hükmünden başka bir hüküm içermediği halde yine sağlam bir delile dayanmadan; Peygamberi aşağılayan, ona söven ve hakaret eden kişilerin öldürülmesi konusunda da mezhepler ittifak etmişlerdir.

Bugün en büyük sıkıntı, Müslümanları Kur’an çizgisine getirme sıkıntısıdır.



 

 

 
 
  Bugün 224 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden