ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  24- ŞEFAAT*
 

24- ŞEFAAT*

Şefaat terimi, bazı müminleri bağışlaması için, ahi­rette Allah'tan istekte bulunma anlamına ge­lir.

MÜRİT - Biz burada Şeyh Efendi ile iyi ge­çini­yoruz ki, belki ahirette eteğinden tutarız, belki bize faydası dokunur.

BAYINDIR- Yani size şefaat edeceğini mi söy­lüyor­sunuz?

ŞEYH EFENDİ- Neden olmasın? Büyük Şeyh Mustafa İsmet Garibullah kuddise sirruhu hazret­leri Risale-i Kudsiyye'­sinde şöyle bu­yurdu: Hz. Ebu Bekir'e varıncaya ka­dar bütün silsilenden yardım iste­meyi adet et. Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme vararak ondan da yardım iste. Şeyhini şefaatçi, aracı kıl ki, seni sevinçle doldursun[1].

BAYINDIR- Şeyh şefaat yetki­sini kimden alı­yor? Allah hangi şeyhe böyle bir yetki ver­miştir?

 Her namazın arkasın­dan okuduğu­muz Ayet’el-kürs­î’de Onun izni olmadan onun ka­tında şe­faat ede­cek olan da kim­miş? buyrulmuyor mu?

Hz. Ebu Bekir'e varıncaya ka­dar bütün silsi­le­nizden yardım istemeyi adet edip kıyâmete kadar size cevap veremeyecek olan kişileri  razı etmek için boşuna uğraşacağınıza Allah'ı razı et­meye çalışsanız daha iyi olmaz mı?

MÜRİT-  Biz her şeyi Allah rızası için ya­parız. Çünkü “Allah’ın rı­zası her şey­den büyüktür.(Tevbe 9/72)

 BAYINDIR-  Allah'ın reddettiği şeyleri ya­parak onun rızası kazanılır mı? Siz ne aklınızı kullanı­yorsunuz, ne de Allah'ın gön­derdiği Kur'an'a uy­gun davranı­yorsunuz. Halbuki, Allah"..pisliği aklını kullan­mayanların üs­tüne bırakır."  (Yunus 10/100)

Şu âyetler sanki sizi an­latıyor:

De ki, Allah’ın yakınında[2] olduğunu bildik­lerinize yalva­rın ba­ka­lım. Onların göklerde de yerde de zerre ağırlığında bir şeye hükümleri geçmez. Onların bu iki şeyde bir or­taklıkları  yok­tur. Allah’ın onlar ara­sından bir yardımcısı da bu­lunmaz. Allah’ın katında, kendisinin uy­gun gördü­ğünden başkası­nın şe­fa­ati yarar sağlamaz. Yürekle­rindeki korku giderilince “Rabbiniz ne bu­yurdu?” dediler. Hakkı buyurdu, diye cevap ver­di­ler. O yücedir, büyük­tür.(Sebe’ 34/22,23)

وَأَنذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْ يُحْشَرُوا إِلَى رَبِّهِمْ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

51- “Rablerinin huzurunda toplanacak­ları gün­den korkanları Kur’an ile uyar; onların Alla­h’tan başka ne bir dostları ne de şefaatçileri vardır. Belki (bu sayede) kendilerini korurlar. (En’am 6/51)

Allah kime şefaat yetkisi verirse yalnız on­lar, Allah’ın di­lediği kimse­lere şefaat edebilirler.

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنْ ارْتَضَى وَهُمْ مِنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ (28)

28-“Allah onların yaptık­larını da yapa­cak­larını da bilir. Şefaate yetkili kıldıkları, onun razı ol­duğu kişilerden başka­sına şefaat edemezler. Kendileri de onun korkusundan titrerler.(Enbiya 21/28)

a-Şeyhin müridi savunması

MÜRİT - Bizim  Şeyh Efendiye bakışımız, onun bize yardımcı olacağı yolunda­dır. Mesela bugün mahkemede avukat tutma zorunluluğu yoktur. Ama genellikle avukat tutanlar davayı ka­zanırlar. Şeyh Efendi de bizim avukatımız­dır.

BAYINDIR - Siz,  gizli açık her şeyi bilen Allah'ı hakimle bir mi tutuyorsunuz?

يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ (34) وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ (35) وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ (36) لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ (37)

“O gün kişi kardeşinden, ana­sından, ba­basın­dan, eşinden ve oğulla­rından kaçacaktır. O gün her­kesin işi başından aşa­caktır.” (Abese 80/34-37)

Durum böyle iken Şeyh Efendi nereden fır­sat bulacak da sizi sa­vu­nacaktır.

Ensar’dan Ümmü'l-alâ  diyor ki, muhacirlere kur'a çekilince bize Osman b. Maz'ûn düştü. Onu evlerimize yerleştirdik. Sonra ölümüne sebep olan hastalığa tutuldu. Vefat edince yı­kandı ve kendi elbiseleri içine kefenlendi. Hz. Muhammed sallal­lahu aleyhi ve sellem  içeri girdi. O sırada dedim ki, "Ebu's-Sâib[3]! Allah sana rahmet eylesin. Allah'ın sana gerçekten ikramda bulunduğuna şahidim." Bunun üzerine Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: "Allah'ın ona ikram ettiğini ne biliyorsun?" Dedim ki, "Babam sana kur­ban ey Allah'ın Elçisi Allah ya kime ikram eder?" Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bu­yurdu ki, "Evet ona kaçınılmaz gerçek geldi. Vallahi onun için hep hayırlar bekliyorum. Ama ben Allah'ın Elçisi olduğum halde nasıl karşıla­na­cağımı vallahi bilmiyorum."

Ümmü'l-alâ dedi ki, "Vallahi bundan sonra hiç kimseyi tezkiye etmem.[4]"

Ama siz şeyhinizin cennete gireceğinden emin olduğunuz gibi Allah'ın huzurunda sizi savu­nacağından da eminsiniz. Peygamberlerde bile olmayan bu güven size nereden geliyor?

Sonra bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah'ın gözünden kaçan bir şey mi var ki avu­kat­lığınızı yapacak olan şeyhiniz, hâşâ, Allah'ın huzu­runda onu hatırlatacak olsun? Ya da Allah, hâşâ, yargı­lamada hata mı yapacak ki, şeyhiniz ona engel olsun? Ne kadar yanlış bir yolda oldu­ğunuzu an­lıyorsunuz değil mi?

Şu ayetler üzerinde çok düşünmek gerekir:

فَرِيقًا هَدَى وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيْهِمْ الضَّلَالَةُ إِنَّهُمْ اتَّخَذُوا الشَّيَاطِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ (30)

30-“O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Onlar Allah’tan önce o şeytanları  kendi­le­rine evliya edindi­ler. Zannediyorlar ki, doğru yol­dadırlar. (Araf 7/30)

 

 "Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse onun başına bir şeytan sararız. O onun arka­daşı olur.

Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler." (Zuhruf 43/36 37)

Rahman'ın Zikr'i, Kur'an'dır. Siz, Kur'an'a zıt davranışlar içinde olduğunuz halde bunu görmezlikten geliyor ve adına evliya dediğiniz kişilerin arkasına takılıyorsunuz. Üstelik kendinizi hak yolun ortasında zannediyorsunuz.

b- Müridi Allah'a takdim

MÜRİT - Müftülükte bir müftü ile görüşmek ist­e­sen araya bir ka­pıcının girmesi, bir kişinin seni müf­tüye takdim etmesi gerekir. Araya kimse girmeden bir yet­kiliyle, bir bakanla pat diye görüşebilir mi­sin? İşte Şeyh Efendi de bi­zimle Allah arasında bir vesile, bir vasıta ol­maktadır.

BAYINDIR - Bize şah da­ma­rımızdan daha ya­kın olan Allah Teâlâ için bu söz nasıl söyle­nebilir.

Bu inanç insanı şirke sokar. Şirk zaten Allah ile kul ara­sına vasıta koymaktır. Zümer suresinde buna dikkat çekilmek­te­dir:

اَلاَ لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِۤ اَوْلِيۤاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ اِلاَّ لِيُقَرِّبُونۤا اِلٰى اللَّهِ زُلْفٰى اِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ اِنَّ اللَّهَ لاَ يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ (3)

3-“(Dikkat et)ve İyi bil ki, saf din Allah’ın dinidir. Onun beri­sin­den veliler edinenler "Biz onlara başka  değil sa­dece bizi Allah’a tam yaklaştırsınlar diye kulluk ederiz." derler. İşte Allah, onla­rın aralarında tar­tışıp dur­dukları şeyde hükmünü verecektir. Allah, yalancı ve gerçekleri örtüp du­ran kimseleri doğru yola sokmaz.” (Zümer 39/3)

 

Bu tür inanışlardan lütfen vaz­geçin. Çünkü şeytan insanı hep bu metotla saptırmaktadır.

Lütfen bana söyler misin, yaratan, besle­yen, bü­yü­ten ve sana senden yakın olan Allah mı seni daha iyi tanır, yoksa Şeyh Efendi mi?

 

MÜRİT-  Tabii ki, Allah tanır.

BAYINDIR - Peki Şeyh Efendi senin ne­yini Allah’a tanıtacak?

MÜRİT- ?!


* - Bu bölümdeki iddialar daha çok Mahmut USTAOSMANOĞLU (Mahmut Efendi) ve ekibi ile yaptığımız görüşmede ortaya atılmıştır.

[1]- Ruhu'l-Furkan, c. II, s.86. 

[2]- Ayette ÆËe kelimesi geçmektedir. 9 numaralı dip­notta bu kelimenin akreb (en yakın) manasına zarf ol­duğu açıklanmıştı. Buna göre ayette geçen ɼ»A ÆËe Å¿ Allah'ın dunundan ifadesi Allah'ın en yakınından  demek olur.

[3]- Osman b. Maz'un radıyallahu anhın lakabıdır.

[4]- Buhârî, Cenâiz, 3.

 
  Bugün 15 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden