d) Veli Kavramı
Sözcük olarak, dost, arkadaş, yardımcı ve gözeten anlamlarına gelmektedir. Kur'an'da veli kelimesi Allah'a atfen kullanıldığı gibi, kul için de kullanılmıştır. Evliya kelimesi velinin çoğuludur. Veliyyullah, mümin için kullanılan bir terimdir; Allah'ın kendisine veli ve mevla olduğu kişi demektir. Mevla sadece Allah için kullanıllır. Allah, kulun mevlasıdır.
Fakat, kul Allah'ın mevlası olamaz. Veli, Allah'ın sıfatı olduğu gibi kulun da sıfatıdır. Yani, Allah kulun velisi olduğu gibi, kul da Allah'ın velisi olabilir. Günümüzde velilik kavramına gerçek anlamından başka anlamlar yüklenerek amacından saptırılmış ve onunla islam inancına birçok bid'at ve hurafe sokulmuştur. Bu kavramın yanlış anlaşılmasından dolayı dine sokulan bidat ve hurafelerden kurtulmak için, bu kavramın doğru anlamını bilmek gerekir. Zira şu bir gerçektir ki, Islamın kavramları bozulmadan îslami anlayışın bozulması mümkün değildir, îslami kavramlar doğru anlaşılmadan da Islam doğru anlamak mümkün değildir.
Din ve dine ait bütün kavramlar kendi mensuplarınca tarihi süreç içinde başka faktörlerin de devreye girmesiyle öylesine tahrip edildi ki, dinin ortadan kaldırdığı ne kadar cahili adet, sapıklık, bid'at ve hurafe varsa yeniden Müslümanların hayatında yer etmeye başladı. Öyle ki dine ait ne varsa hepsi tersyüz edildi, îşte velilik kavramı da tersyüz edilen kavramlardan bir tanesidir. Yukarıda da izah ettiğimiz gibi, Veli, dost, arkadaş, yardımcı demektir. Ve kim, kimin dostuysa onun velisîdir.
Keza isteyen istediğine veli (dost) olabilir- Ancak dini ifsad edenler (bozanlar) Veli'lik sıfatını, Allah'ın kendisine yakın gördüğü, diğer kullarından üstün değeri olan kimselere verdiği bir armağan (rütbe) olduğunu öne sürerek insanları aldatmaktadırlar.
İşin doğrusu şudur: Allah'ı seven ve onun emirlerine/hükümlerine gönülden/isteyerek boyun eğen bağlanan her kul Allah'ın velisidir. Velilik belirli kişilerin tekelinde olmayıp, her mü'mün'in sahip olabileceği bir özelliktir.
Veliliği bazı kişilere has bir özellik (sıfat) olarak algılamak ve bu sıfatı taşıyor olma özelliğinden dolayı onları olağanüstü konumda görmek, söz ve davranışlarda kutsamak şirktir. Allah'ın bazı kullarına olağanüstü özellikler verdiğini ve bu kulların da gelecekten haber verme, görülmeyeni görme , bilinmeyeni bilme, masum olma, şifa dağıtma, görüş ve düşüncelerinde yanılmaz olma gibi üstün özellikler taşıdıkları iddiası İslam dışıdır ve bir kuruntudan ibarettir.
Kuruntu ise dinde asla ölçü değildir. Bilakis bu tür iddialar Kur'an tarafından lanetlenerek reddedilmektedir. Allah, elçisi de dahil hiçbir kulunu gayb'ına ortak etmediğini Kitab'ında bildirmektedir. Bu gerçeğe rağmen veli olduğu söylenen / sanılan bazı kimselerin gelecegi bildiklerini iddia etmek, kavramın ne kadar yanlış değerlendirildiğinin, en somut örneğidir.
Yine Kuran, Allah'a , Kitabına ve Elçisine bağlanmayı, kurtuluşa ermenin ancak böyle mümkün olacağını çok açık bir biçimde bildirmiştir. Buna rağmen bazı kimselerin ölü veya diri insanlardan, falcılardan, muskacılardan, şeyhlerden, mürşidlerden, sihirbaz ve kahinlerden yarar ummaları ve onların kurtarıcılığına umut bağlamaları kuruntudan başka bir şey değildir. Ve bu kimseler "deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar" umduklarına kavuşamayacaklardır.
Evet, Allah mü'minlerin velisidir;
اَللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنْ الظُّلُمَاتِ اِلٰى النُّورِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا اَوْلِيَاۤؤُهُمْ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنْ النُّورِ اِلٰى الظُّلُمَاتِ اُولَۤئِكَ اَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (257)
„Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar.“ (2 Bakara- 257).
Mü'minler Allah'ın velisidir.
Mü'minler, Rasulü ve Mü'minleri veli edinirler:
إِنَّمَا وَلِيُّكُمْ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ (55)
"Sizin veliniz yalnızca Allah, O'nun Rasulü ve namaz kılan, zekat veren ve rüku eden mü'münlerdir" (5 Maide - 55).
Müminler, Şeytanı (4/119 ), kafirleri (3/28), yahudi ve hiristiyanları (5/51), zalimleri (Şura - veli edinmezler.
Öyle ki , islam'ı dışlayan, ona karşı koyan/ Allah'ın Düşmanlarıyla dost olan kimse, baba veya kardeş de olsa, yine de veli (dost) edinilmez:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ إِنْ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْإِيمَانِ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمْ الظَّالِمُونَ (23)
"Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları veliler (dost) edinmeyiniz. Sizden her kim onları veli (dost) edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir" (9Tevbe 23)
Gerek yukarıdaki ayetlerde ve gerekse diğer birçok ayette, veli kavramının ne anlama geldiğini Kur'an gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna rağmen, başta tasavvuf inancını/düşüncesini benimsemiş olanlar olmak üzere daha birçok din mensubu, dine ait birçok konuda yaptıkları ifsadı bu kavramda da yaparak, veliliği seçilmis /atanmış kişilerin özelliği olarak nitelendirdiler. Onlara göre, Allah, seçtiği bu kullarını bütün kötülüklerden koruyor ve bütün isteklerini kabul ediyor.
Bu anlayışın veliliğe yüklediği anlam, neticede onların Allah'ın tasarruf alanına girmesine yol açmaktadır. Sonuçta bu insanlar, oradan edindikleri güçle de, yağmur yağdırma, kötülükleri savma, dünyanın batmasına ve gökten başımıza taş yağmasına engel olma, isteyenin yardımına ulaşarak onlan kötülerden ve kötülüklerden koruma/kurtarma gibi üstün özellikleri olan, bilim kurgu filmlerindeki süpermenlere bile taş çıkartan , süper kullardır.
Tasavvufun bu velileri öylesine süpermenlerdirler ki öldükten sonra bile kurtarıcılığa devam etmektedirler. Öyle ki bir çok kimse bu ölülere dua ederek onlardan yardım dilemektedir.
İnsanların Kur'an'ı anlamaları ve hayatlarını Ona göre düzenlemeleri, Müslüman olabilmenin şartıdır. Kuran anlaşılmalıdır.
O anlaşılmadan, Müslümanlık adına hiçbirşey doğru anlaşılmaz. Kuşkusuz bu konuda kavramlara büyük bir iş düşmektedir. Kavramların gereğince bilinmesi, doğru olanla yanlış olanın birbirinden ayrılmasına, hakla batılın iyice açığa çıkmasına yardımcı olacaktır. Buraya kadar yukarıda sıraladığımız örneklerle kavramların önemini vurgulamaya çalıştık.
Anlaşılan o ki kavramlar anlaşılmadan, doğru ve kendine özgü anlamları ile kavranmadan, Kuranın gereğince anlaşılması mümkün değildir.
Sonraki sayfa»»