ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  Dinimizi dogru ögrenelim
 

DİNİMİZİ DOĞRU ÖĞRENELİM..

Dinimizin bir kitabı, bir de peygamberi vardır. Kitab’ını korumayı Allah üstlenmiştir. O, şöyle buyurur:

O Zikri (Kurân’ı) biz indirdik. Ne olursa olsun onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr 9)

Peygamber Kur’ân’a uymak ve onu tebliğ etmekle görevlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Onlara bir ayet getirmediğin zaman “bir yerden derleseydin ya?” derler. De ki : “Rabbim tarafından bana ne vahyedilirse ben ona uyarım, işte bütünüyle bu Kur'ân, Rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözünü açacak beyanlardır), iman eden bir kavim için hidayettir, rahmettir.” (A’raf  203)

Peygamberimiz, Kur’ân’a uymak zorunda olduğu için onun söz ve uygulamalarını aktaran Sünnetini, Kur’ân ışığında değerlendirmek gerekir. Bu yol, uydurma veya yanlış rivayetlerden korunmayı sağlar.  

Akaid, fıkıh, kelam ve sair konularda oluşmuş mezhepler ve her mezhebe ait kitaplar vardır. Bunları da Kitap ve Sünnet ışığında değerlendirerek yanlış görüş ve yorumlardan korunmak gerekir.

Bu kitabı inceleyenler, dini kitaplarda yer alan yanlış görüşlerin eskiye dayandığını göreceklerdir. Bunun böyle olacağını Kur’ân haber vermiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O gün Elçi diyecek ki, “Ya Rabbi, be­nim kavmim bu Kur’ân'ı kendi­lerinden uzak tuttu­lar.” (Furkan 30)

İbn Abbâs’ın bildirdiğine göre bir gün Peygamberimiz şöyle bir konuşma yaptı: “Sizler yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak toplanacaksınız. Tıpkı âyette, “İlkin yaratmaya nasıl başladıysak öylece yeniden yaratacağız. Bu bizim verdiğimiz sözdür; onu yerine getireceğiz.” (Enbiya 104) dendiği gibi. Kıyâmet günü ilk giyindirilecek olan İbrahim’dir. Ashabımdan bir grup sol tarafa alınacak, ben “Ashabım! Ashabım!” diyeceğim. Allah Teâlâ diyecek ki; “Bunlar, senin ayrılmandan sonra sürekli geriye gittiler.” Ben de salih kul İsa’nın dediği gibi diyeceğim: “ ... İçlerinde bulunduğum sü­rece onları görüyordum. Beni vefat ettirince gö­ren yalnız sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin. Eğer azab edersen, onlar senin kullarındır. Bağışlarsan şüphesiz sen güçlüsün, doğruyu yaparsın.” (Mâide 117-118) (Buhari, Enbiya,

Dini menfaatlerine alet edenler eksik olmaz. Siyasi, sosyal, maddi vs. her ne suretle olursa olsun, dini menfaatlerine alet edenler, dine zarar verirler. Bunlar eğer ilim sahibi ve etkili kimselerden olurlarsa zararları büyük ve kalıcı olur. Kimin ne niyette olduğu bilinemediğinden, ihtiyatı elden bırakmamak, din adına ortaya konmuş görüş ve uygulamalara şüpheci bir tavırla yaklaşmak gerekir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

36-“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) bulanık görürse başına bir şeytan sararız. O onun arka­daşı olur.

37- Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yolda olduklarını hesap ederler.” (Zuhruf 36-37)

Ayetteki ( يعش) = ya’şu, (ذكرالرحمن) = zikr’ur-Rahman ve (نقيض) = nukayyid kelimeleri önemlidir. (يعش) aşâ, kökünden, gözün dumanlı olması, iyi görememesi veya kör olması anlamınadır [[1]]. (ذكرالرحمن), Rahmân’ın Zikri demektir. Zikir, kafaya yerleştirilip kullanıma hazır tutulan bilgidir.

Onu akla ve dile getirmeye de zikir denir [[2]]. Kafalara yerleşip kullanıma hazır tutulacak asıl bilgi Allah’ın Kitabında olandır. Bu sebeple İlâhî kitapların ortak adı Zikir’dir[[3]]. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Bilin ki, kalplerin yatışıp rahatlaması Allah’ın zikri ile olur.” (Ra’d 13/28)

Kendini ve çevresini dikkatle gözlemleyenler, Allah’ın Kitabındakine benzer bilgilere ulaşırlar. Çünkü gözlemlenen o şeyler de birer âyettir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Biz onlara âyetlerimizi, hem çevrelerinde hem de kendi içlerinde göstereceğiz; sonunda onun gerçek olduğu onlar açısından iyice anlaşılacaktır.” (Fussilet  53)

Bu bilgiler fıtrata, yani yaratılış, değişim ve gelişim kanunlarına tam uyduğu için kişiyi rahatlatır ve tatmine ulaştırır. İşte Allah’ın dini budur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

 “Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmış­tır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama in­sanların çoğu bunu bilmez­ler.” (Rum 30/30)

Şimdi yine Zuhruf 36-37 ayetlerine dönelim:(قيض): (نقيض = kayd) kökündendir. Kayd, yumurtayı saran dış kabuktur[[4]]. Ayette geçen; (نقيض له شيطانا = nukayyid lehû şeytânen) ifadesi, “şeytanın onu, yumurta kabuğu gibi sarmasına fırsat veririz” demek olur.

Doğru yol, şeytanın çalışma sahasıdır. İblis, Allah’tan Kıyâmete kadar yaşama izni alınca şöyle demişti:

“... And olsun, insanlar için senin doğru yolunun üstünde oturacağım. Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağla­rından, sollarından sokulacağım. Göreceksin, çoğu sana teşekkür etmeyecektir.” (A’raf 16-17) Allah da şöyle demişti:

 “Çık oradan; yerilmiş ve kovulmuş olarak. Hele onlardan biri sana uysun, sizin hepinizi Cehenneme dolduracağım.”  (A’raf  18)

Şeytan insandan ve cinden olur[[5]]. Cinden olanını kovmak için Allah’a sığınmak yeterli olur. Ama insan şeytanı ile mücadele zordur. En zoru da dini söylemle karşımıza çıkanlardır. İlahi dinleri bozanların tamamı, bu işi, dindar gözükerek yapmışlardır


DEVAMI>>





Kim, neye çaǧɪrɪyor ?

 
 
  Bugün 170 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden