Nurculara göre “Risale-i Nur şakirtlerinin kurtuluşa ereceklerine ve mutlu olacaklarına dair Kur’ân’ın kuvvetli işaretleri, Hz. Ali’nin ve Abdulkadir Geylânî’nin müjdeleri vardır.
Şu âyetler, bu tür cemaat ve tarikatların durumunu anlatmaktadır:
إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ (159)
159-“Dinlerini bölük bölük ayırıp her biri ayrı bir cemaat olanlar var ya, sen hiçbir konuda onlardan değilsin. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra onların yaptıkları kendilerine bildirilecektir.” (En’am 6/159)
“Bu din, sizin dininizdir; bir tek din. Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının.
Sonra insanlar, bir takım kitapların etrafında kümeleşip din konusunda bölük bölük oldular. Her bölüğün, kendi yanındakine güveni tamdır. Onları, daldıkları hayalleri içinde bırak; bir süre böyle gitsin. Onlara mal ve oğullar vermemizi nasıl değerlendiriyorlar? Onlara mal kazandırmak için mi koşuyoruz? Hayır; fark edemiyorlar.” (Müminûn 23/52-56)
Sonra insanlar, bir takım kitapların etrafında kümeleşip din konusunda bölük bölük oldular. Her bölük kendi yanında olandan mutludur.” (Müminûn 23/53) âyeti şöyledir:
فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Buradaki zübür (زبر) Zebur (زبور)’un çoğuludur, kitap anlamına gelir. Nitekim Şuarâ 196. âyette şöyle buyurulmuştur: “وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ= O Kur’ân, öncekilerin kitaplarında da vardır.” Öncekilerin kitaplır, önceki Peygamberlere inmiş kitaplardır. Zebur, ayrıca Davud aleyhisselama inmiş kitabın da adıdır. Dinlerini bölük bölük ayıranların kitaplarına da zebur denmesi, o kitaplara ilahi kitap havası verdiklerine işaret sayılabilir.