“Onu tutabilenlere..” âyetindeki “onu” zamirinin kaza orucunu gösterdiğini söyleyenler, iki ayrı görüş ortaya koymuşlardır:
1- Hasta ve yolcular iki kısımdır. Bir kısmı oruca dayanamazlar; bunlar daha sonra kaza orucu tutarlar. Bir kısmı da fazla sıkıntı çekmeden oruç tutabilirler. İşte âyet; bunların ikinci kısmını, oruçla fidye arasında muhayyer bırakmıştır. Fahrettin Razi, bu görüşten başkasına itibar edilemeyeceğini söyler.
Bize göre âyetin manası vücub ifade ettiğinden ona dayanılarak muhayyerlik yorumu yapılamaz.
Ebû Hayyân’a göre İmam Mâlik bu âyeti şöyle yorumlamıştır: Ramazan ayı gelene kadar, tutma gücü olduğu halde önceki Ramazandan kalma kaza orucunu tutmayana fidye gerekir.Bu görüşü kabul etmek için delil gerekir. Bize ulaşan böyle bir delil yoktur.
2- Hasta ve yolcu olduğu için oruç tutamayanların, kaza ile birlikte fidye vermeleri gerekir. Bu yorumu aktaran Ebûbekr el-Cessâs (ö. 370 h.), kime ait olduğundan ve gerekçelerinden bahsetmemiştir.
Bize göre bu yorumun delili vardır. Çünkü Arapça’da zamir en yakınını gösterir; uzağı için karine gerekir. Burada zamire en yakın kavram “diğer günlerde oruç tutma” yani kaza kavramıdır. Tutamadığı Ramazan orucunu, daha sonra tutabilen hasta veya yolcuya fidye yükü yüklenmesi, Kur’ân’ın fidyeye verdiği anlama da uygundur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Hac ve umreyi Allah için eksiksiz yapın. Engellenirseniz, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden kim hasta olur veya başında bir rahatsızlık bulunur (tıraş olursa ona) fidye olarak oruç, sadaka veya kurban gerekir.” (Bakara 2/196)
Başını tıraş etmeden hac veya umreyi tamamlamak esas olduğu için tıraş edenin bir eksiği olur. Âyet, eksiğin fidye ile tamamlanmasını emretmiştir. Oruç âyetinde “Oruç tutmanız sizin için daha iyidir” buyurulması sebebiyle hasta veya yolcu olup, Ramazanda oruç tutmayanın hayrında eksiklik olacağı açıktır. Orucu kaza edebilen fidye de verirse eksikliği giderilmiş olur. Orucu kaza etme fırsatı bulamamışsa yapacak bir şey yoktur. Çünkü Allah kimseye gücünün yetmeyeceği bir yük yüklemez. Bu, aynı zamanda, özrü sebebiyle, saçı tıraş etmenin veya orucu kazaya bırakmanın önünde engel teşkil eder. Zor durumda olmayan o ruhsattan yararlanamaz.
Fahru’d-Din er-Râzî, (öl. 606 h.) et-Tefsîru’l-kebîr, Lübnan 1420/1999, Bakara 184’ün tefsiri.
Ebû Hayyân, el- Bahru’l-muhît fî’t-tefsîr, Bakara 184’ün tefsiri.
Ebubekr Ahmed b. Ali er-Râzî el-Cessâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, öl. 370 h. İstanbul 1335, c. I, s. 176.
Sonraki sayfa»»