ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  H- Aracıların gaybı bildigi inancı
 

H- ARACILARIN GAYBI BİLDİĞİ İNANCI

Gayb, kişinin duyularından uzak ve hakkında bilgi sahibi olmadığı şeye denir[1]. Kıyametin vakti gibi Allah'tan başkasının bilemeye­ceği şeyler gayb-ı mutlak, yani tam gaybdır. Hakkında bir bilgi ve belge kalmamış tarihi olaylar da mutlak gayba dönüşür. Bir başkasının bildiği şey ise göreceli gayb olur. Mesela içinizden ne geçtiğini ben bil­emem ama siz bilirsiniz. O, bana göre gayb olur; size göre olmaz.

Gaybı ne insan, ne melek ne cin ne de Allah’ın Elçileri bilebilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

قُلْ لَا يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ (65)

 65- “De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse gaybı bilmez,onu yalniz Allah bilir, ne zaman diriltileceklerini de bilmezler..” (Neml 27/65)

Şu ayetler, özellikle meleklerle ilgilidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ (16) اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ (17) مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلاَّ لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ (18)

16- “Şurası bir gerçek ki, insanı yaratan biziz. Ona şahdamarından da yakın olduğumuzdan biz, içinin ona ne fısıldadığını biliriz.

17- Sağında ve solunda oturmuş iki kayıt memuru bulunur.

18- Bu sebeple ağzından çıkan her sözü kayıt için hazır bekleyen bir gözcü mutlaka vardır. (Kaf 50/16-18)

Demek ki, Allah kişinin içini bildiği halde melekler ancak ağızdan çıkan sözü bilebilirler.

Cinlerin gaybı bilemeyecekleri ile ilgili olarak da şöyle buyurulur:

“… Rabbinin izniyle, yanında çalışacak cinleri Süleyman’ın emrine verdik. Onlardan hangisi buyruğumuzdan çıksa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.

Süleyman’ın  istediği her şeyi, yüksek binaları, heykelleri ve büyük havuzlara benzer çanakları ve taşınması güç kazanları yaparlardı. «Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır» dedik.

Süleyman’ın ölümüne karar verdiğimiz zaman, onun öldüğünü gösterecek bir işaret yoktu; yalnız bir güve böceği değneğini yiyordu. Ne zaman Süleyman yere yıkıldı, iyice ortaya çıktı ki eğer cinler gaybı bilselerdi, kendilerini küçük düşüren o azap içinde kalmazlardı.” (Sebe 34/12-14)

 Peygamberler sadece Allah'ın ken­dilerine vahyettiği şeyleri bilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

قُلْ لَا أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَائِنُ اللَّهِ وَلَا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ (50)

50- "De ki: "Ben size, Allah'ın ha­zineleri yanım­dadır, demiyorum. Gaybı da bilmem. Size, "işte ben bir meleğim." de demiyorum. Ben bana vah­yolu­nandan başkasına uymam." De ki: "Görenle görmeyen bir olur mu? Hiç düşünmezmisiniz, zihninizi yormaz mısı­nız?" (En'am 6/50)

قُلْ لَا أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلَا ضَرًّا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لَاسْتَكْثَرْتُ مِنْ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِي السُّوءُ إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ (188)

188- De ki, ben kendi kendime Allah'ın dilediğinden başka ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye malik değilim. Ben eğer gaybı bilseydim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben iman edecek bir kavme müjde veren ve uyaran bir peygamberden başka biri değilim. (Araf 7/188)

Gayb ile ilgili bazı haberler, Allah Teâlâ tarafından peygamberlerine vahiy yoluyla bildirilir, biz de bunları o şekilde öğrenebiliriz. Ancak gerek Hıristiyanlar ve gerekse kimi tarikat ve cemaatler gaybın bilinebileceği iddiasındadırlar.

1- Katoliklerde Gayb Bilgisi

Daha önce görüldü ğü gibi Katolikler Mesih İsa’ya ve Kutsal Ruh’a Tanrı derler. Onlara göre Episkoposluk aşamasını alan kişi Mesih’in yerine geçer ve onun görevini üstlenir. Böyle birinin gaybı bileceğine tam bir inanç bulunur. Papazlar ise episkoposların yardımcılarıdır; onlar da gaybı bilirler. Katoliklerin konu ile ilgili görüşleri şöyledir:

“Mesih İsa’nın havarilerine emanet ettiği misyonu Kilise Ruhbanlık sırrı ile devam ettirir[2]. Episkoposluk ruhbanlık sırrının en yüksek derecesidir[3].  Episkoposluk aşamasını alan kişi, seçkin ve açık bir şekilde Efendi, Çoban ve Rahip olan Mesih’in yerini alır ve onun görevini üstlenmiş olur. Kendine verilmiş olan kutsal ruh sayesinde episkoposlar manevi krallık ya da çobanlık ve peygamberlik yetkilerine sahip olurlar[4]. Papazlar, episkoposların yardımcıları olarak Mesih’in emanet ettiği görevin gerçekleşmesine çalışırlar[5]. Kutsal ruhun özel lutfu, ruhbanlık sırrını alan kişiyi rahip, öğretmen ve çoban olarak tam Mesih İsa’ya benzetir[6].”

2- Tarikat ve Cemaatlerde Gayb Bilgisi

Bazı tarikat ve cemaatler, Allah’ın veli kulu diye niteledikleri bazı kişilerin gayb bilgisine sahip olduklarını iddia ederler. Mesela Said Nursi’ye göre, Hz. Ali ve Abdülkadir Geylani gibi zatlar gaybı bildikleri için asırlar öncesinden kendinden bahsetmişlerdir. O, iddiasını şöyle bir soru ve cevapla ortaya koyar:

Soru: Abdülkadir Geylânî gibi büyük veliler, bazı zamanlarda, geçmişi ve geleceği bugün gibi görüp bildikleri halde neden geçmişle ilgili olanları açıkça söylüyorlar da, gelecekten üstü kapalı simgeler ve gizli işaretlerle söz ediyorlar?

Cevap: “Gaybı Allah'tan başkası bilmez.” Ayeti ile, “O bütün gaybı bi­lir, gaybını kimseye açıkla­maz. Ancak dilediği peygamber bunun dışında­dır[7].” Ayetinin koyduğu kutsal yasağa karşı kulluğa yakışır bir güzel edep takınmak için açıklama yapmayıp işaretle söyleme yoluna girmişler, işaret ve simgeler kullanmışlardır ki, gayb ile ilgili bu bilginin, kendilerinin tercihi veya niyetiyle değil, Allah’ın öğretmesiyle olduğu anlaşılsın. Çünkü geleceğe ait gayb bilgileri kişinin şahsi tercihi ve niyeti ile verilmediği gibi niyet ile işe girmek, o yasağa karşı itaatsizlik havası veriyor[8].

Bu iddia beş açıdan yanlıştır:

a- Gaybı Kimse Bilemez

Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Allah sizi, gaybı bilir hale getire­cek değildir.” (Al-i imran 3/179)

Allah Teâlâ, açıklamak istediği gaybı, peygamberleri yoluyla açıklar. Bunun özel bir usulü vardır. O, şöyle buyurur:

“Allah bütün gaybı bilir, gaybını kimseye açıklamaz.

Dile­diği peygamber bunun dışın­dadır. Onun önüne ve arkasına gözcüler diker.

Böylece o (peygamber) bilsin ki, onlar (o melekler) Allah’ın gönderdiklerini tastamam ulaştırmış, (kendisi de) onların yanında olanı kav­ramış ve her şeyi bir bir say­mıştır.” (Cin 72/26-28)

Vahiyden sonra o bilgiler gayb olmaktan çıkar. Meleklerin gözcü yapılması, gelen bilgilerin Allah’tan olduğu konusunda, peygamber kuşku duymasın, diyedir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Senden önce gönderdiğimiz bir tek nebi ve elçi yoktur ki, bir şeyi arzula­dığı za­man, şeytan onun arzusuna vesvese sokuşturmuş olmasın. Allah şey­tanın sokuşturduğunu giderir, sonra Allah kendi âyetlerini pekiştirir. Allah bilendir, hakîm­dir. (Hacc 22/52)

Bazı tefsirlerde, En'am suresinin inişi ile ilgili olarak Enes b. Malik'ten gelen şöyle bir rivayetten bahsedilir: "Allah'ın Elçisi dedi ki: Kur’ân'dan En'am suresinin dışında bir sure bana toptan in­medi. Şeytanlar, bu sure için toplandıkları ka­dar hiçbir sure için toplanmamışlardı. Bu sure bana, Cebrail ile, beraberinde elli bin melek ol­duğu halde gönderildi. Bunu kuşatmışlar, bir düğün debdebesiyle getirdiler[9]."  Böylece o Elçi, ken­dine gelenin vahiy me­leği olduğuna ve vahye, şeytan vesvesesi karış­madı­ğına güvenmiş olur.

Said Nursî, Peygamberlere vahyin nasıl geldiğini bildiren yukarıdaki ayeti, velilerin gaybı öğrenebileceklerine delil getirmiştir. Doğrusu bu, çok şaşırtıcı bir iddiadır.

 b- Geçmiş Gaybı Kimse Bilemez

Said Nursî diyor ki; “Abdülkadir Geylânî gibi büyük veliler, bazı zamanlarda, geçmişi ve geleceği bugün gibi görüp bildikleri halde.... [10].Said Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Sekizinci Lem’a, c. II, 2091

Böyle bir iddia nasıl kabul edilebilir! Allah Teâlâ şöyle buyurur: “De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir. (Neml 27/65) Ayet, sadece insanların değil, meleklerin ve cinlerin de gaybı bilmediklerini bildirmektedir.

Allah Teâlâ Nuh aleyhisselamın başından geçenleri anlattıktan sonra Peygamberimize şöyle buyuruyor:

Bunlar gayb haberlerindendir, onları sana vahyediyoruz. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de senin kavmin.” (Hud 11/49)

Bu konuda çok sayıda ayet vardır. Şu ayetlere de bakılabilir: Ali İmran 3/44; Araf 7/101; Hud 11/120-123; Yusuf 12/102

c- اللَّهُ لَّا يَعْلَمُ الْغَيْبَ إِلَّا (Gaybı Allah'tan başkası bilmez.) diye bir ayet yoktur. İçinde bu anlam olan ayet şöyledir: قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُDe ki, göklerde ve yerde, hiç kimse o gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir.” (Neml 27/65) (Bu ayetten az önce bahsedilmişti.)

 c- Kudsî Yasak İddiası

 Allah'tan başkasının gaybı bilemeyeceği konusu “kudsî yasak” diye ifade edilmiştir. Sanki Allah Teâlâ, “gaybı kimse bilemez” dememiş de ”Kimse, gelecekle ilgili bir açıklama yapmasın” diye yasak koymuştur. Bu iddia kişiyi, Allah karşısında çok kötü bir duruma sokar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “… Allah size gaybı bildirecek de değildir...” (Ali-İmran 3/179)

Yukarıda iki yanlış iddia daha vardır: Abdülkadir Geylânî gibi büyük velilerin gaybı bilmesi, “kendi tercihleri ve niyetleriyle değil, Allah’ın öğretmesiyle imiş.(!) İsteyerek gaybı bilme işine girişmeleri itaatsizlik havası verirmiş.(!)”

Demek ki, Allah, hem “Gaybı kimse bilmez, onu kimseye açıklamam” diyecek, hem de tutup bazı kimselere açıklayacak! O kimseler de geçmişle ilgili olanları açıklamakta bir sakınca görmeyecekler ama gelecekle ilgili gaybları, anlayan anlasın diye örtülü işaretlerle geçiştirecekler! Bunu, Allah’a karşı bir itaatsizlik havası doğmasın diye yapacaklar! Bu inançtan Allah’a sığınmak gerekir.

 
  Bugün 64 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden