Allah ile Kul Arasındaki Aracılar
Dinlerini, Allah'ın Kitab'ı yerine, Kitabın açıklayıcısı olarak gördükleri kimselerden (aracılardan) öğrenmeyi ve her dediklerini kesin doğru kabul edenler; aslında Kitab'a değil, O aracıların Kitap adına uydurdukları şeylere uymaktadırlar.
Aracı, Kitapla ilgisi olmadığı halde? Kitap adına ortaya ne koyuyorsa; konulan şeyin Kitab'a uygun olup olmadığına bakılmaksızın, kendisine uyan da onun gibi anlıyor ve inanıyor. Böyle olunca da Kitabın yerini, aracının görüş ve düşüncesi almış oluyor.
Zamanla kurumlaşarak toplum tarafından kendilerine dokunulmazlık özelliği de verilen bu aracılar, din adına kurallar koymaya başladılar. Konulan kurallar dinin önüne geçerek insanların gerçek dini anlamasına engel oluşturdu.
Mürşit, alîm, üstad, şeyh, veli, müftü, imam., hoca, molla, seyda, diyanet, ağabey, efendi... gibi isimi ve sıfat larla anılan bu aracılar insanlara Allah'a ve Allah'ın Kitabına gitmelerini önermek yerine, onları kendilerine çağırarak, Allah'a ve Kitab'a gitmede, kendilerini işin şartı olarak görüyorlar. Kul da bunlara takıldığı sürece Kitab 'ın kendisine asla kavuşamadığından; deyim yerinde ise hayatını 'kitapsız' olarak tüketmektedir.
Evet, ismi ve sıfatı ne olursa olsun, kim kendisini işin şartı olarak görüyorsa, o aracı konumundadır. Bu tür aracıların yollarına uyanlar, Allah'ın yolundan uzaklaşırlar:
وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (153)
"işte Benim dosdoğru yolum badur ona uyun. Başka yollara uymayın ki Benim yolumdan uzaklaşmayasınız. sakınasınız diye Allah size böyle buyuruyor"
(6 Enam-153)
وَلَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ (16)
"Andolsun, insanı Biz yarattık, kendi kendine ne fısıldadığını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız" (50 Kaf-16)
diyen Allah ile kulu arasında aracılık görevine soyunanlar, kendilerine itaat etmenin ve saygı göstermenin, Allah'a itaat ve saygı gösterme sayılacağını ileri sürerek
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا (18)
"Şüphesiz mescidler Allah'ındır. O halde Allah'la birlikte kimseye yalvarmayın"
(72 cin -17)
hükmüne rağmen insanları kendilerine itaat etmeye çağırmaktadırlar. Bu çağrılara uyanlar Allah'a kulluk yapalım derken, kula kul oluyorlar. Oysa ki Müminler ancak
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ (5)
"(Rabbimiz) Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz"
(1 Fatiha-5)
sözüne uyan kimseler din Kur'an'in koruyucu kanatları altına girmeden, Ona sığınmadan, O'nun yol göstericiliğine ve yoluna bağlanmadan, o'nu ahlak edinmeden, Ona teslim olmadan " Kur'an'a bağlıyız" sözü boşta kalır.
Arınmak isteyen, inancını ve kendisini korumak isteyen, Kur'an'a teslim olmalıdır. Kur'an adına uydurulmuş olanlara uymayı, Kur'an'a uymuş gibi görmek, uyulanları Allah'a denk tutmaktır. Onlara, "haham, rahip ve Meryem'in oğlu Mesih" konumunu vermektir:
"Onlar ancak tek İlaha kulluk etmekle emrolundukları halde, hahamı, rahibi ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'ın yanısıra rabler edindiler. O'ndan başka ilah yoktur.
Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir" (Tevbe-31)
Allah'a koşulan ortak, Lat, Uzza, Menat olunca şirk oluyor da, mürşit veya şeyh olunca niçin şirk olmasın? Değil şeyh veya mürşit, Allah'ın hükmü yanında, kendisine hüküm koyma hakkı tanınan Peygamber de olsa, bu şirktir, Peygamberlerin varisleri ancak onlardır kî: insanları yalnızca Kur'an'a çağınr ve Kur'an'a uymalarını isterler; kendi görüş ve düşüncelerine değil.
Ebu Cehil'in varisleri ise insanların Kur'an'aj uyabilmek için kendilerine uyulması gerektiğini şart koşanlardır, Bir yanda, doğrudan Kur'an'a çağıranlar, diğer yanda Kur'an adına kendilerine çağıranlar! Hangi çağrı uyulmaya değer?
3 اتَّبِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
„Râbbinizden size indîrilen kitaba uyun. Ondan başka velilere uymayın. Ne kadar'da az düşünüyorsunuz (7 Araf-3)
diyen Allah, bize uyacağımız çağrının ne olduğunu göstermiyor mu? insanları doğrudan Allah'ın kitabına çağıran, onlara referans ve ölçü olarak O'nu sunan, kendisini dini anlamada ve uygulamada işin şart olarak görmeyen,bilgi ve birikimi ile başkalarına yardımcı olmayı amaçlayan, insanları güzel öğüt ve hikmetle Allah'ın yoluna çağıranların çağrısı mı? yoksa din adına oluşturulmuş fakat dinle ilgisi olmayan; din dışı, şirke bulaşmış kurum ve kuruluşlarına, cemaatlerine çağıranlar mı?
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَالَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَ (66)
وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَ (67)
66-Tizleri ateşte kızartıldığı gün: "keşke Allah'a ve Rasule itaat etseydik" derler." 67-"Derler ki: "Rabbiniz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize uyduk.Fakat onlar bizi doğru yoldan saptırdılar"(33 Ahzap 66/67)
Allah, Peygambere bile yüzünü (yönünü) yalnızca kendisine çevirmesini isterken, aracılara ne oluyor ki insanları kendilerine çağırıyorlar?
فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ (30)
"Sen yüzünü, Allah'ı birleyici olarak doğrudan dine çevir. Allah'ın yaratma kanununa (uygun olan dine dön) ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler"
(30 Rum-30).
Kitab'a uymak, uyanları doğru yola, Allah'ın razı olacağı yola götürmeye, onları cennetlik yapmaya yetecektir.
Şu gerçek iyice bilinmelidir ki: Rasulullah yirmi üç yıl süren elçiliği boyunca insanları kendisine değil, yalnız ve yalnız Allah'ın kitabına davet etmiş ve bu daveti Allah'ın kitabıyla yapmıştır. Yani insanları Kur'an'a Kuranla çağırmıştır. Sıfatımız ne olursa olsun, kim olursak olalım bizler de insanları kendimize değil Allah'ın kitabına çağırmalıyız ve bu çağrıyı da Allah'ın kitabıyla yapmalıyız. vesselam.
.
Sonraki sayfa»»
|