ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  3- Ehl-i Beyt kimdir ?
 

3- Ehl-i Beyt kimdir ?

 

İmamıyye Şiası, Ali b. Ebi - Talib’in, Peygamberin amcası oğlu ve aynı zamanda damadı olması hesabıyla, hem Ali’nin, hem de çocuk ve torunlarının, peygamberin Ehlibeyt’i yani hane halkı olduklarını iddia etmişlerdir, böylece kabul ettikleri on iki imamın, peygamberin Ehlibeyt’i olduğunu ispatlamaya çalışmışlardır. Birinci ciltte, Ehli Sünneti izah ederken, Kur’an’dan örnekler vermek suretiyle, bir kimsenin damadı, amca oğlu olsa dahi “Ehlibeyt‘i” yani Hane halkı olamayacağını, zira Hane halkı kavramının bir çatı altında yaşayan fertlerine ait bir kavram olduğunu izah etmeye çalıştım. İmamiyye Şiası ise peygamberin eşlerini dahi, peygamberin hane halkı olmaları gerçeğinden dışlamışlardır. Bu konuyla ilgili olarak Kur’an’a bakıldığında yaptıklarının Kur’an’a uymadığını ve dolayısıyla, Allah’ın “Ehlibeyt” tanımına karşı çıktıkları açıkça görülür. Ali aba iddiasıyla peygamberin Ehlibeyt’ini, beş fertten müteşekkil sayarak, bunlarında peygamber dahil olmak üzere, Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin, olduğunu söylemişlerdir. Halbuki, Ali bir aile reisidir ve kendisine ait Ehlibeyti vardır. Peygamberde bir aile reisidir ve kendisine ait Ehlibeyti vardır. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin ise peygamberin ehli beyti olmayıp, Mümin ve iyi kimseler olarak, peygamberin “Ehli” dirler.


Daha öncede belirttigim gibi, “
Ehil” olma Ehlibeyt olma durumundan daha üstün bir konumdur. Örnegin Ehlibeyt’ten olan eşler, boşanma durumunda Ehlibeytlikten çıkarlar, fakat akrabalıktan gelen Ehillik ise sosyal bağların son bulmasıyla son bulan bir olay değildir ve daha köklüdür. Peygamber eşlerinin, peygamberin Ehlibeyti olduğuna dair, Kur’an’dan örnekler verecek olursam, mealen:

-Ey peygamber! eşlerine söyle: “Eger siz, dünyâ hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut’a (boşanma bedeli) vereyim ve sizi güzellikle salayım"

-”Eğer Allah’ı, Peygamberini ve âhiret yurdunu diliyorsanız bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır."

- Ey peygamberin kadınları! Sizden kim açık bir edepsizlik yaparsa onun için azab iki kat yapılır. Bu Allah’a göre kolaydır.

- Fakat sizden kim Allah’a ve Resûlüne itâate devam eder ve yararlı iş yaparsa ona da mükâfatını iki kat veririz ve (cennette) onun için bol rızık hazırlamışızdır.

- Ey peygamber kadınları, siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah’ın buyruguna karşı gelmekten) korunursanız, sözü yumuşak (tatlı bir edâ ile) söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse tamah etmesin; güzel, (kuşkudan uzak bir biçimde) söz söyleyin.

- Evlerinizde vakarınızla oturun, ilk cahiliye (çagı kadınları)nın açılıp saçılması gibi açılıp saçılarak (kırıta kırıta) yürümeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaad edin, Ey Ehl-i Beyt (ey peygamberin ev halkı), Allah sizden, kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

- Sizin evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın, şüphesiz Allah lâtiftir, haber alandır.   (33/28 -34)

 

Görüldügü gibi, peygamberin ehl-i beyti olarak eşleri tanımlanmış ve onlara hitap edilmiştir. Peygamberlerin eşleri ve Ehl-i Beyt’lik konusunda bir örnek de, Kur’an’daki Hûd Sûresi 71,72,73, ten gösterebiliriz, mealen:

 

- (İbrâhim’in) karısı, ayakta duruyordu. (Bunu duyunca) güldü. Biz ona İshâk’ı müjdeledik, İshâk’ın ardından da Yakûb’u.

- (İbrâhim’in karısı) “Vay, dedi, ben bir koca karı, kocam da bir pir iken doğuracak mıyım? Bu, cidden şaşılacak bir şey!"

- (Elçi melekler) dediler ki: “Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizde ey Ehl-i Beyt! O, övülmeğe lâyıktır, iyiliği boldur." (11/71 -73)

 

Görüldüğü gibi, peygamberlerin eşleri, Kur’an’da, Allah tarafından peygamberlerin Ehl-i Beyt’i olarak tanımlanmışlardır. Aksini iddia etmek, Kur’an ayetlerini inkar etmek demektir. Zaten Ehl-i Beyt tanımı, daha öncede ifade ettiğim gibi, hane halkı demektir. Hane halkı ise aynı çatı altında yaşayan ve birbirleriyle akrabalık bağıyla bağlı olan, aynı mutfağı ve Ekonomik imkanları paylaşan kimselerdirler. Birden fazla evleri olsa dahi, bir aile reisinin başkanlığı altında bir topluluk meydana getirirler. Hane halkını meydana getiren en önemli esaslardan bir tanesi, aile reisinin eşleridir. Zira eşler temel esastır. Çocuklar dahi babalarıyla aynı çatı altında yaşadıkları müddetçe babalarının ehl-i beytidirler, ayrılıp yeni bir ev kurduklarında ise yaşadıkları o evin ehl-i beyti olmuş olurlar, artık öz babalarının ehl-i beyti değil, iki tarafında mümin kimseler olmasıyla da, İslam dinine göre bir birlerinin ehli olmuş olurlar.

 

Bu ifadelerle, Kur’an’a göre Ehl-i Beyt kavramını izah etmeye çalıştım. Bunun içinde iki şeye dikkat çekmek istedim, birincisi, Ehl-i Beytin, bir aile reisine ait bir evde yaşayanlar ve o aile reisinin onların geçiminden mükellef olması, ikincisi, Ehl-i Beyt’i meydana getiren en önemli esaslardan bir tanesinin, o aile reisine ait eşlerin, o aile reisinin Ehl-i Beyti olduğu hususudur. Kur’an ayetlerinde de bu husus açıkça görülebilir. Bir çok kimseler bu kavramı saptırmaya çalısarak, peygamberin eşlerinin, peygamberin Ehl-i Beyt’i olmadığını ısrarla iddia etmişlerdir. Bu ise, Kur’an’a aykırı olan bir husustur.

 

Yoksa, zan edilmesin ki, biz peygamberin akrabalarını sevmiyoruz. Biz peygamberin tüm yakınlarını, Ehl-i Beyti olsun veya olmasınlar çok büyük bir sevgiyle severiz. Özellikle, şehit Hüseyin’e, Yezit tarafından yapılan haince saldırının acısını asla unutmuş değiliz. O, Hüseyin’ki, Müminlere imam olmak ona ne güzel yakışırdı. O, Hüseyin’ki, İslam’da olmayan ve Emeviler’in getirmiş olduğu, babadan oğula devreden saltanata karşı kıyam etmişti. O’na selam olsun, o ne güzel şehit ne güzel peygamber torunu idi.

 

Peygamberin tüm yakınlarını sevmek, İslam dininde mecburi olan bir husustur. Şöyle ki, Kur’an’dan mealen:

- Allah’ın, iman eden ve sâlih amel işleyen kullarına müjdelediği (Cennet bahçeleri ve Rabları katında diledikleri her şey) işte budur. (Ey Muhammed!) De ki: “Buna karşılık sizden yakınlara sevgi dışında, herhangi bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik işlerse, biz de onun bu iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır; iyiliklere çok karşılık verendir. 42/23

                                                                DEVAMI>>>>

 
  Bugün 25 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden