ALLAH`IN (cc) ARŞA İSTİVA ETMESİ
Bu hususta Vehhabiler şöyle demektedirler:
Bir adam Imam Malik’e (r.a.) gelerek:
“Rahman arşa istiva etti.” ayetindeki istivanın keyfiyeti nasıldır?” diye sordu.
İmam Malik (r.a.): “İstiva (dilde malumdur, keyfiyeti meçhuldür, buna iman etmek vacip, ondan soru sormak bidattir.” cevabını verdi.
İstivanın keyfiyetini sadece Allah’u Teala bildiği için bu konuda soru sormak doğru değildir. Allah Azze ve Celle Kur’an’ın yedi yerinde istiva sıfatını zikrederek kendisini övmüştür. Bu sıfatı bilip kabul etmek vacip, inkar etmek ise küfürdür. Allah’ın (c.c.) sıfatını kendisinden başkasının bilmesi mümkün olmadığından,
istivanın keyfiyetini ve nasıl oldugunu Allah’tan (c.c.) başka kimse bilemez.”
(Kaynak: Tevhid, Yazan. Abdurrahman Abdu’l-Halık, Cilt 4 Sayfa12-13 Tevhid
Yayınları. )
Bu ifadeleriyle şunu demek istemektedirler, her ne kadar nasıl olduğunu bilmez isek de , Allah Arş’ın üzerine kurulmuştur, diğer bir ifadeyle, Allah Arş’ın (tahtın) üzerine oturmuştur.
Böylece, her ne kadar, izah edemeyiz deseler dahi, gerçek manada, Allah’a oturma isnat etmişlerdir. “İstiva dilde malumdur, keyfiyeti meçhuldür, buna iman etmek vacip, ondan soru sormak bidattir.” demeleri bunu ifade etmek içindir. Allah’la ilgili olarak istiva kelimesi Kur’an’ın yedi yerinde değil, dokuz yerinde geçmektedir. Yedi tanesi Arş’a istiva, iki tanesi Göğe istivadır. Arş’la ilgili olanlar [ 7/54, 10/3, 13/2, 20/5, 25/59, 32//4, 57/4 ] ayetleri. Gökle ilgili olanlar ise [2/29] ve [41/11] ayetleridir. Anlaşılan odur ki, gökle ilgili olanlardan bahsetmek işlerine gelmemektedir. Bu konuda Kur’an’dan örnek verecek olursam, mealen:
- O ki, yeryüzünde ne varsa sizin için yarattı; sonra göge doğru istiva ederek, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir. [2/29]
- Sonra duman hâlinde bulunan göge doğru istiva ederek, ona ve arza: “İsteyerek veyâ istemeyerek gelin“ dedi. “İsteyerek geldik.” dediler. [41/11]
Yukarıda yazılı ayet meallerinden anlaşılacağı üzere. istivadan maksat, istiva edilen şey üzerine hakimiyet kurup, onu ve ona bağlı şeyleri yönlendirme olayıdır. Yani burada ki olay, istivadan kastedilen şeyin gerçek manada oturma olmayıp, hakimiyet, düzenleme ve emir olayı olduğunu açıkça belirtir. Şimdi bunu
dikkate alarak, Allah’ın Arş’a istiva etmesiyle ilgili ayetlerden örnekler verecek olursam, mealen:
- Süphesiz ki, Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi ayı ve yıldızları emrine boyun eğdirmiş durumda yaratan Allah’tır. Biliniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir! [7/54]
- O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’ın üzerine istiva edendir. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür. [57/4]
Şimdi, Allah’ın Arş’a istiva etmesiyle, her nerede olursak olalım, Allah’ın bizimle birlikte olduğu ifadelerini birlikte düşünürsek, olayın bir mekan tutma olayı olmayıp, hakimiyet olayı oldugu kolayca anlaşılır. Zira biz bir yaratık olarak mekan tarafından kuşatılmıs durumdayız, Allah’ın bizimle beraber olması, bu duruma göre hakimiyet kurması dışında düşünülemez, aksi takdirde, haşa ondan, Allah’ında birliktelikten dolayı mekan tarafından kuşatılmıs olduğu söz konusu olmuş olur, bu ise Allah için düşünülemeyecek bir husustur. Mekan tarafından kuşatılmak veya çerçevelenmek noksanlıktır, Allah, noksanlıklardan münezzehtir.
Arş içinde aynı durum söz konusudur, her ne şekilde düşünülürse düşünülsün, gerçek manada Arş üzerine oturmak, oturulan istinat noktaları tarafından sınırlanmak demektir. Bu durum da aynı şekilde noksanlık olup, Allah hakkında düşünülemeyecek bir husustur. Hiçbir mekan, hiçbir yönden ve hiçbir şekilde Allah’ı kuşatamadıgı gibi, Allah’ın hiçbir mekana ihtiyacı yoktur. Mekanlar da Allah’ın yaratıklarıdırlar ve yaratılmalarının başlangıcı olup, sonradan yaratılmışlardır, Allah, hiçbir mekanın olmadığı, yani hiçbir mekanın yaratılmadığında da aynı Allah’tır.
DEVAMI>>>