ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  KELAMCILARIN GAYB
 

KELAMCILARIN GAYB OLAN KABİR HAYATI KONUSUNDAKİ POLEMİKLERİ:

Rabbimizin dünya hayatı ile diriliş saati arasındaki boşluk süresini belirten Berzah konusunda bir gayb haberi bildirmemesine,  ne geçmiş vahiylerde ne de elimizdeki korunmuş Vahiyde Kabir Azabına dair bilgiler bildirilmemesine rağmen kelamcılar tarih boyunca bu konuda polemikler yapmaktan geri durmamışlardır. İslam öncesi Arap mitolojisi ve cahiliyye etkisiyle rivayetler şeklinde canlandırılan kabirlerde yaşamın olduğu görüşü (Enkarnasyon) ve bazı son dönem yorumcularının (Süleyman Ateş ve Y. Nuri Öztürk gibi) ölümden sonra tekrar bedenlenme (Reenkarnasyon) iddialarını ortaya koyduklarını görmekteyiz.[[1]]

 

Tarihte Ruhların öldükten yaşadıkları inancı öylesine ileriye vardırılmıştır ki ruhların toplandığı yerleri konusunda ortaya atılan görüşler olmuştur. Ruhlar İbn-i Kayyım’a göre iyi olanları Adem (as)’in sağında kötü olanları solunda oturmaktadırlar[[2]] Cahiliyye döneminde bulunan ruhların öldükten sonra kuşlara dönüştüğü inancı da rivayet formunda yaşatılmıştır.[[3]]

Kelamcılar Kabir azabının mahiyeti konusunda da ilginç yaklaşımlara sahiptirler. Bir görüşe göre Kabirde bütün beden değil kalbin bir parçası diriltilecektir.[
[4]] Sadece Kafirler Kabir azabı görecek diyenler olduğu gibi mümin günahkarlara da azab edileceğini söyleyenler de vardır.[[5]] İsmail Hakkı Bursevi’nin anlattığına göre vefat eden kelam İmamı Ömer Nesefi’yi bir adam rüyasında görmüş, ona kendisinin kabir sualinin nasıl geçtiğini sormuştur. Nesefi de, kabirde kendisine gelen meleklere bir şiir(!) ile cevap verdiğini söylemiştir. Adam da bu şiiri uyandığında ezberlemiştir(!)[[6]].

Müslüman münker nekir kurbanlarının azab sürelerinin sınırlı, kafirlerin ise kıyamete kadar azab görecekleri de nasıl oluyorsa kelamcılar tarafından bilinebilmektedir.[
[7]] Bir kısım kelamcı azabın hemen defin anında olduğunu söylemekte[[8]] bir kısmı ise kıyamete yakın bir zamanda olacağını söylemektedir.[[9]] Karın ağrısından ölenlerin ya da Cuma gecesi veya Cuma günü ölenlerin kabir azabı görmeyecekleri bile rivayetler getirilerek söylenmiştir.[[10]]

Daha sonraki süreçte üretilen kabir hikayeleri ise bilim kurgu filimlerine taş çıkartacak niteliklere ulaşmıştır. Örneğin “
bıyığı uzayıp dudağı örten kimseye üç türlü ceza verilecektir. Hz. Peygamberin şefattinden mahrum olmak, havzından içememek, Münker ve nekirin gazabına uğramak. Bıyığı uzun olan kişiler mahşer gününde Allah kullarına secde emri verdiğinde bıyıkları demir kazık gibi kalıp secdeye varamayacağı hususları da eklenmiştir.[[11]]

Osmanlı Sünniliğinde; “Münker ve Nekir cenazenin kabre konmasıyla birlikte gelen meleklerdendir. Gök renginde gözlere, kapkara yüzlere, sağır kulaklara sahip olmaları, gök gürlemesi gibi nefes almaları, gözlerinden yıldırım gibi ateşler çıkarmaları bunların dehşetini anlatan vasıflardandır. Meleklerin gürültüsüyle kendine gelen ölü, oturup bakındığında yattığı yerin bir çukur olduğunu görür ve melekler  ölüye “rabbin kimdir, peygamberin kimdir?” gibi sorular sorarlar. Amelleri iyi olan soruları kolay cevaplar. Bu kimse sağ yanına baktığında cennet nimetlerini ve makamını görür. Yürüyüp giden Münker ve Nekir’in ardından bakarken boynu sağa burulmuş olarak kalır. Dünyada iken amelleri iyi olmayanlar ise soruları cevaplayamazlar. Münker ve Nekir de onlara ellerindeki topuzlarla vurur, ölü yeryüzündeki bütün canlıların duyabileceği bir sesle hayvan gibi bağırır. Sonra sağ yanındaki cennet ile nimetlerini ve sol yanındaki cehennem ile azaplarını görür. Melekler dünyada salih amel işlemediğinden sağ taraftaki nimetlerden yoksun olduğunu ve azaba uğrayacağını bildirir ve kabrini kemikleri birbirini geçecek şekilde sıkarlar. Bu kimse de sol tarafa giden meleklere bakarken boynu sola burulmuş olarak kalır.[[12]]

Evet. Sorumuza geri dönelim. Kabir azabı var mıdır? Varsa dayanakları nedir? Rabbimiz Yaratılış öncesi ve yaratılış anını, bu dünyayı ve kıyamet gününü ardından da Ahiret hayatını anlatırken neden Kabir hayatını anlatmaz?

Kabir Hayatı ve Azabı inanışlarının kökenlerini Üç ana başlık altında sıralayabiliriz:
1. Halk arasında Kabir Hayatı anlayışının mantığı:Ruh-Beden ayrılığı....
2. Cahiliyye etkisi
3. Kitleleri korkutmak için uydurulan hadis rivayetleri


Temel Ayrışma Noktası: Bedenlerin Yeniden Dirilişi mi? Beden ve Ruhun bütün olarak Yeniden Dirilişi mi?

Ruhun Bedenin ölümünden sonra da yaşamına devam ettiği inanışı cahiliyede çok kuvvetli bir biçimde yaşamaktaydı. Bu Anlayış “
Hame” olarak tanımlanmaktaydı. Draz bu inanışı şöyle aktarmaktadır: “Elimizde, ölümden sonra ruhun bir çeşit hayat yaşadığına dair müşrik Arapların müphem bir fikre sahip olduklarını ileri sürmeye imkan veren bir takım deliller mevcuttur. İnançlarına göre katili bulunup da intikamı alınmayan bir kişinin ruhu hame kuşu şekline girer, geceleri maktulun mezarı üzerinde uçar ve intikamı alınıncaya kadar durmadan ‘bana içecek verin, bana içecek verin’ diye öter ve intikamı alınınca gidermiş”[[13]]

Cahiliye Araplarının inanç sisteminde ruh ve görünmeyen varlıklara inanmanın önemli bir yeri vardı. Yapılan araştırmalar cahiliye dönemi inanç sisteminin kuraban (zebaih) ve ruhlar alemini emir altına alan (
teshiru alem-i ervah) esaslarına dayandığını ortaya koymuştur.[[14]] Görüldüğü üzere Cahiliyye inanışında ruhun ölümsüzlüğüne inanılmaktadır.

Ruh-Beden Ayrılığı Düşüncesini Kur’an Onaylıyor mu?

Ruh-Beden ayrılığına inanışını
Platon temellendirmiştir. Bu inanışa göre Ruh bedenden farklı bir biçimde bedenden önce yaratılmıştır. Ve beden öldükten sonra da yaşamaya devam eder. Ancak Kur’an her zaman ruh ve bedeni ayrılmaz bir bütün olarak zikreder. Kur’an’da halk arasındaki tanımlanan Ruh kavramına da rastlamamaktayız. Ruh, Kur’an’da Cebrail (as), Vahiy ve Allah’ın verdiği canlılığı tanımlayan bir kavramdır. (bknz. 17/82-89, 42/52, 97/4)

Kur’an’da Ruh:


Ruh kelimesi özel anlamda 3 farklı şekilde kullanılmıştır ki Rabbimiz her türlü kullanımda da müteşabih olarak Ruhu kullanmıştır. Dolayısıyla kavramın gerçek mahiyeti insan idrakinin dışındadır.
1-İlahi Mesajın Kendisi, Sözlü, Görüntülü ya da Yazılı Vahiy ( 42/52, 40/15, 16/2, 17/82-89, 2/87, 2/252, 5/110,58/22)


2-İlahi Mesajı ileten Melek Cebrail (26/192-3 16/105, 19/17)


3-Allah’ın Emirleri, Allah’ın emri ile oluşan canlılık bir başka deyişle Yaşamsal Vahiy, İlahi Hayat Enerjisi (15/29, 38/72, 32/7-9)

Kur’an’da Nefs:


1-Kur’an’da Nefis yani bir bütün olarak insan: Nefs kavramıyla Rabbimiz bilinçli, arzuları kuvvetli ve zayıf yönleri olan bir bütün olarak insanı tanımlar. [Bakınız Kur’an
6/151: 2/72, 4/29, 5/32, 17/33, 18/74, 20/40, 28/18,23
2/286: 2/233, 4/83, 6/152, 7/43, 65/7
]
Ruh ve Beden “Ben”i yani Nefsi oluşturur. Ve Bütün nefisler ölümü tadacaktır...

2-Cins (İnsan Türü) olarak Nefs: [4/1. “Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan..” Ayrıca bakınız. 9/128, 3/163 30/21 ]

3- Zihin ve Düşünce (Bilinç) Olarak Nefs: [ 2/235, 12/18, 8/72, 4/63, 27/74 ]

Sorular, Sorular, Sorular...


Ayrıca burada karşılaşılan ikinci çelişki ise kabirde ruha mı bedene mi azab edilecektir? Kıyamet günü sorgulanacak insan neden daha önce sorguya alınacaktır? Hangi sorular sorulacaktır? Sünnilere göre kendi mezhepleri, Şiilere göre Ehl-i Beyt’e inanıp inanmadığı bile sorulacaktır?[[15]] İmamlar niye cenazeye eğilip kopya verirler?

1-Ölüye Kopya var mı!?

Bilinmektedir ki ölüye verilen telkin bid’attır. Dinde yeri olmayan bir uydurmadır. Bu konuda delil olarak getirilen rivayet, İbn-i Kayyım “
Zad’ul Mead” isimli eserinde belirttiği gibi uydurmadır. İmam Nevevi de aynı görüştedir. Rasulün bu konudaki uygulaması cenazenin defni sırasında canlılara yapılan bir uyarıdan ibarettir.[[16]] Yani Ölümün dirilere nasihat olarak hatırlatılmasıdır.

2-Kabir Azabı İlk insanlarla Kıyamete yakın ölen insanlar arsında adaletsizlik değil mi?

Hz. Adem (as) ile başlayan insanlık tarihi, kıyametin kopması ile son bulacağına göre binlerce yıl önce ölen günahkar biri kıyametin kopacağı güne kadar azap görecekken, kıyametin kopmasına yakın ya da çok az bir zaman kala- örneğin bir gün önce- ölen birisi, hiçbir kabir azabı görmeyecektir. Yani birisi binlerce belki de on binlerce yıl kabir azabı görecekken; kimileri de bir gün ya da daha az azap görecektir. Bu adaletsizlik olmaz mı? Allah hiç böyle haksızlık yapar mı?[[17]]

3-Kabir’de Azap olacaksa cesedi kabirde olmayanlar ne olacak?


Kabir azabı ile ilgili hadis olduğu söylenen sözlere bakılırsa kabrin, insanın bir metre yer altında gömüldüğü yere dendiğini görmekteyiz. Şayet kabir, insanların bir metre yer altında gömülmesi ise, kabre konmayanlar kabir azabından kurtulmuş mu oluyorlar? Cesetleri yangında yanarak kül olanlar, suda boğulup kaybolanlar, vahşi hayvanlara yem olanlar veya bunlara benzer nedenlerle kabre konmamış olanlar kabir azabı görmeyecekler mi? Veya başka inanç sahiplerinin (Budistler’de olduğu gibi) ölülerini yaktıklarını ve ölünün küllerini de suya serptiklerini/attıklarını biliyoruz. Şayet, kabir (mezar) azabı varsa bunlar kabre konmadıklarından, azaptan kurtulmuş mu oluyorlar? Eğer kurtuluyorlarsa o zaman biz de kurtarmak için ölülerimizi yakmalı değil miyiz? [[18]]


[1] “ Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri” Süleyman Ateş, Yeni Ufuklar Neşriyat 6/118
“Kur’an’daki İslam” Y. Nuri Öztürk, Yeni Boyut Yay. Sf.313

[2] “Ruh Beden İlişkisi Açısından İnsanın Bütünlüğü Sorunu” Dr. Erkan Yar Ankara Okulu Yay. Sf 108

[3] A.g.e, Alusi, Buluğul Ereb, 2/199, “İslam Öncesi Araplar ve Dinleri” Şemsettin Günaltay Ankara Okulu Yay. Sf.66

[4] A.g.e sf.127 “ el-İktisad fi’l- İtikad” İmam Gazzali1110

[5] A.g.e sf. 127“Şerh’ul Akaid’in Nesefiyye”, Taftazani sf. 66

[6]  “Tefsiru Ruhu’l Beyan”, İsmail Hakkı Bursevi, 4/392

[7] “Ruh Beden İlişkisi Açısından İnsanın Bütünlüğü Sorunu” Dr. Erkan Yar Ankara Okulu Yay sf.128 “Tenkıhu’l Kelam fi Akaid-i Ehl-i İslam” İmam Harputi sf.319

[8] A.g.e sf. 127

[9] A.g.e sf.127 “ Kitab’ur Ruh” İbn-i Kayyım, sf. 50

[10] “Cem’ul Fevaid, Büyük Hadis Külliyatı” İmam Rudani, 2K Yay. Cilt-1 sf. 397 (Karın Ağrısı Hadisi: Hadis No:2651 Nesai ve Tirmizi. Cuma Günü Hadisi: Hadis No: 2652 Tirmizi)

 

[11] İmâdü’l İslam” vr.29b-30a’dan naklen “Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı” Hatice Kelpetin Arpagut, Çamlıca Yay. sf.335

 

[12] “Müzekki’n Nüfûs, sf.91-93 ve Kara Davud, sf.27-28’den naklen “Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı” Hatice Kelpetin Arpagut, Çamlıca Yay. sf.283-284

[13] “Kur’an’ın Anlaşılmasına Doğru” Abdullah Draz, sf.85-86

[14] “İslam İnancında Gayp Problemi” Dr. İlyas Çelebi, İFAV Yay.sf.36

[15] “Bihar’ul Envar: c.6 sf.223’ten naklen “Ehl-i Beyt Mektebinde Temel İnançlar” Abdullah Turan Al-i Taha Yay. Sf. 489-490

[16] “Kur’an Niçin İndirildi ?” Muhammed Ahmed Abdusselam, Fecr Yay. 1996 Ank. Sf. 71

[17] “Hangi İslam?” Erhan Aktaş, Anlam Yay.1996 Ank. Sf.170

[18] A.g.e. sf.170 ve “Felsefi ve Deneysel Dayanaklarla Ölüm Sonrası Yaşam” Metin Yasa, Ankara Okulu Yay. Sf.51

 
 
  Bugün 3 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden