ANASAYFA

FORUM

UNUTULMAYANLAR

ZİYARETCİLER

AİLE

SERBEST KÜRSÜ

MEZHEP

İSLAMİ KONULAR

KLİP / MUZİK

RESİMLER


   
  FECR - Kur`an iklimine özlem..
  KONU 3: Kusmak orucu bozar mı?
 

KONU 3: Kusmak orucu bozar mı?

 

Bu konudaki hadisler 

 

Kusmak orucu bozar.

Ma’dan İbnu Talha kendisine Ebu Derda’nın Resullah kustu ve orucunu açtı dedi. Sevban’da doğru söylemiş dedi.  [1] 

 

Kusmak orucu bozmaz.

Ebu Said  “Kusmak orucu bozmaz” [2]

 

İradeli kusmak bozar.

Ebu Hureyre “Kim iradesi dışında kusarsa kaza gerekmez. Ama kim iradesiyle kusarsa artık o orucu kaza etsin. “ [3]


 
Bu konuda alimlerin ihtilafları 

 

Bu konudaki çelişkili rivayetlerden dolayı alimler ihtilaf etmişlerdir.

Alimlerimizin çoğu, Ebu Hureyre hadisine dayanarak içtihat etmiş ve oruçlunun kasten kusması dolayısıyla orucunun bozulacağını iddia etmiştir.  Halbuki Ebu Hureyre hadisi, Ata’dan rivayet olunmuştur ve mevkuftur. Buhari ve Ebu Davud bu rivayeti mahfuz saymamıştır.

Ebu Said el Hudri rivayeti de sıhhatli değildir. Çünkü senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd bulunmaktadır. İçlerinde Abdullah İbn-i Mesud’unda bulunduğu bir kısım sahabe ve tabiunda, Ebu Said El Hudri rivayetini esas almıştır. Hatta Abdullah İbn-i Mesuddan kusmanın kasten de olsa orucu bozmayacağı rivayet olunmuştur.

Buhari ve Müslim senedine güvenemedikleri için Ebu Derda rivayetini almamışlardır. İlim adamları, kusmanın orucu bozduğunu açıklayan Ebu Derda rivayetini “kasten kusmanın orucu bozacağı şeklinde te’vil ederek rivayetler arasındaki çelişkileri gidermişlerdir veya da giderdiklerini sanmışlardır.

 

SONUÇ:

Hayır! Hangi şekilde ve ne kadar olursa olsun kusmak orucu bozmaz.

Bu konuda kasten kusmanın bozacağını açıklayan Ebu Hureyre rivayeti bizim için delil olamaz. Biz bu tür rivayetlerin hiçbirisine itibar edilemeyeceğini iddia ediyoruz. Bu tür çelişkili rivayetler esas alınarak Allah’ın kitabına ekleme yapılamadığı gibi, yine bu tür rivayetler esas alınarak bazı ayetlerin mensuh olduğu iddia olunup, mensuh olduğu iddia olunan ayetleri hükümsüz bırakamayız. Bunu yapmak Allah’a iftira atmaktır. Bunu yapmak Allah adına yalan uydurmaktır. Bunu yapmak Allah’ın kitabına karşı yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Yazımızın kalan bölümlerinde bu saygısızlığı yapanların maskelerini düşüreceğiz.

Bu konudaki yorumumuzda aynı, kusma ile orucun bozulup bozulmayacağı hususunu sahabe biliyordu. Ama peygambere ve sahabeye ait olduğunu iddia ettikleri rivayetleri nakleden hadis ravileri bilmiyordu. Bu yüzden onlar, bu çelişkili rivayetleri toparlayıp peygamber ve sahabe adına fatura ettiler ve sonraki kuşaklara naklettiler. Genel olarak müçtehitler ve taklitçileri de tahrif olunmuş bu malzemelerle baş başa kaldı ve bu çelişkilerin içinden sağlıklı bir şekilde çıkmayı başaramadı. Pekala, hadisçilerin ve fıkıhçıların çıkamadığı böyle bir meseleden bir eczacı olarak siz nasıl çıktınız diye sorulursa, şunu söyleyebilirim. İlk başta bu Rabbimin bana fazlındandır. Bu yüzden O’na ne kadar şükretsem az. İkinci olarak ben yaklaşık olarak 15 senedir kitap okuyorum ve her görüşten olan kişilerin kitaplarını da aynı anda okuyorum. Eminim ki daha önce kutsallaştırarak idealize edilmiş olan bir çok alim benim imkanlarımdan yoksundu ve birçok konuyu da benim gibi araştırabilme imkanları yoktu.  Allah’ın yardımı ve imkanlarımın yeterliliği sayesinde ben bu tespitleri yapabiliyorum.

 

KONU 4: Sürme orucu bozar mı?

 

Bu konudaki hadisler 

 

Sürme orucu bozar.

Abdurrahman b. Numan b. Hevze’den, o da babasından, o da dedesinden o da peygamberden rivayet etmiştir. “ Artık oruçlu kimse (gündüzleyin)  sürmeden sakınsın.” [4]

 

Sürme orucu bozmaz.

Enes “ Bir adam geldi ve peygambere oruçlu olduğu halde gözüne gündüzleyin sürme çektiğini söyledi ve orucumu bozar mı? Dedi. Resullah: “ Hayır bozmaz” dedi.” [5]

 

Peygamberde sürme çekti.

Hz Aişe “Peygamberde oruçlu iken sürme çekti.” [6]

 

Bu konuda alimlerin ihtilafları 

 

Bu konudaki çelişkili rivayetlerden dolayı alimler ihtilaf etmişlerdir.

Alimlerin çoğu, Abdurrahman İbn-i Numan hadisine zayıf demişlerdir. Ama buna rağmen, İbn-i Şübrüme ve Abdurrahman İbnu Ebi Leyla gibi bazı fakihler  sürmenin orucu bozduğunu iddia etmişlerdir. Diğer alimler ise; “bu hadislerin sahihliği gösterilse bile, te’vil edilir.” Diyerek İbn-i Abbas’ın vücuda giren şeylerle oruç bozulur rivayetini bile bu hadisle çelişkili göstermemek için  sürme dışında” diye bir ilave yaparak anlamaya çalışmışlardır. Yani her zaman olduğu gibi yine te’vile başvurulmuştur.

Bu gruptaki alimler, Hz Aişe’den gelen peygamberin  bile oruçluyken sürme çektiği rivayetini de bu iddialarına delil göstermişlerdir. Ancak  İbn-i Mace’deki Hz Aişe hadisine de pek güvenilemez. Çünkü İmam Nevevi’nin de belirttiği gibi o hadisin ravilerinin içinde meçhul olan bir kişi var, bu yüzdende o hadis merduddur. Sürme çekmenin orucu bozmadığını açıklayan Enes hadisini nakleden Tirmizi’nin, bizzat naklettiği hadis hakkında “hadisin isnadı kuvvetli değildir ve bu konuda peygamberden gelen sahih nakil yoktur  diyerek, naklettiği rivayete itibar edilemeyeceğini belirtmesi, bizim haklılığımızı ispata yeterlidir.

 

SONUÇ :

Hayır! Sürme çekmek orucu bozmaz.

Bizce bu konuyu aslında açıklamamak gerek. Bakın şu alimlere nelerle uğraşmışlar. Sürmenin orucu bozmasına imkan var mı? Yok değil mi? Peki bu kadar basit bir mesele alimleri niye bu kadar uğraştırmış? Biz daha bu konuda mezhep ihtilaflarını vermiyoruz, onları da versek görürsünüz karmaşayı…

Bize göre, onlar rivayeti Kur’an merkezli düşünememiş ve ya peygamber demişse mantığından hareket ederek Allah’ın dinini hurafelerle karmakarışık hale sokmuşlardır. Tabi ki bunu söylerken, karışıklığın dinde değil de dinin yorumunda olduğu ortada… Bu yorumları iyi niyetle yapmış olan eski alimlerin yaptığının yanlış olduğu ve bu yanlışlık sebebiyle de dinin doğru anlaşılamadığı artık ortaya çıkmıştır. Bunda daha fazla diretmenin kimseye faydası yok. Bu durumun ümmete nelere mal olduğu da apaçık ortada… Ne mi yapalım? Allah’ın kitabına daha da sıkı yapışalım. Ve bizleri, hurafe merkezli din anlayışından kurtardığı için yüce Allah’a şükredelim. 

 

KONU 5 : Unutarak yemekle oruç bozulur mu?

 

Bu konudaki hadisler 

 

Unutarak yenilirse oruç bozulmaz.

Ebu Hureyre “ Kim oruçlu halde unutur yerse veya içerse orucunu tamamlasın” [7]  

 

 

Bu konuda alimlerin ihtilafları 

 

Bakın işte, size bir tane daha güzel örnek vereyim. Yukarıda Ebu Hureyre rivayetinden başka rivayet vermedim, siz iyi iyi herhalde bu konuda ihtilaf yok diyebilirsiniz. Ama olur mu? Alimler bu konuda ihtilaf etmezlerse biz dini nasıl anlayacağız? 

Alimler, unutarak yiyen ve içenin orucunun bozulup bozulmayacağı hususunda da ihtilaf etmişlerdir.

Ebu Hureyre hadisinden hareket eden Hanefi ve Hanbeli mezheplerine göre unutarak yiyen ve içenin orucu bozulmaz.

Şafilerden bu konuda iki rivayet var. Sahih kavle göre onlarda da bozulmaz.

Ama Malikiler bu görüşe muhalefet etmişlerdir. Onların muhalefet etmeleri usulleri gereğidir. Onlar, haberi ahad olan bu rivayetin genel kaidelere uymadığından hareketle bu hadisle amel etmemişlerdir. Onlar bunun yapılmasıyla orucun rüknünün ortadan kalktığını iddia etmişlerdir. Bazı maliki mezhebi mensupları ise, bu konuda imamlarına muhalefet etmişlerdir.

Yukarda unutarak oruç yemenin orucu bozmadığını savunan üç mezhebin imamı, unutarak cinsel ilişkiye girmenin hükmünde kendi aralarında ihtilaf etmişlerdir.

 

SONUÇ:

Hayır! Unutarak yemek içmekle oruç bozulmaz. Nasıl oluyor bilmiyorum ama unutarak cima etmekle de bozulmaz.

Bilindiği gibi yemek tek kişiyle yenilebildiği halde, cima tek kişiyle yapılamıyor. Bu yüzden birinin unuttuğunu herhalde diğeri ona hatırlatır. Ama farz edelim ki ikisi de unuttu. O zaman ikisinin de orucu bozulmaz. Tabi ki hatırladıklarında, kaldıkları yerden devam etmezlerse…

Bu konuda iki şeyi hatırlatmakta fayda görüyorum.

 

- Birincisi: Sahih olduğu halde bir hadisin İmam Malik gibi bir hadis alimi tarafından alınmamış olması, her sahih hadisin peygambere ait olamayacağının en iyi delilidir. Bilindiği gibi, İmam Malik’te o hadisi “peygamberde dese kabul etmiyorum diye değil, bu söz peygambere ait olamaz” diye kabul etmemektedir. Buradan  her sahih hadisi ayet gibi görmemek gerektiği ortaya çıkıyor. Hadis konusunda en katı olan alimlerden biri olan İmam Şafi bile bu tür ferdi rivayetlerin zan ifade ettiğini apaçık belirtmişken biz bu rivayetlere ayet muamelesi yapmaktan vazgeçemiyoruz. Takvim yaprağından okuduğu hadisin peygambere ait olduğunu sanan hemen hemen her Müslüman İmam Şafii’den beri süregelen bu bulaşıcı hastalıktan etkilenmiş ve Kur’an’a rağmen ortaya çıkartılan hurafe merkezli din anlayışı Müslüman toplumlarında hakim olmuştur. Bu durumu anlayabilmek ve asrın problemlerine çözüm bulmak görevi olan ilim ehliyse, maalesef bunun farkına bile varamamakta, varanlarıysa çeşitli ithamlara maruz bırakıp yıldırmaya çalışmaktadır.

- İkincisi: İmam Malik’in mezhebinde Medine’lilerin amellerinin özel bir yeri vardır. Bu imamın unutarak oruç yiyenin orucunun bozulacağını iddia etmesi, Medine’lilerin amellerinin de mezhep imamlarına sağlıklı bir şekilde aktarılamadığının delilidir. Öyle ya, ya Medine’lilerin ameli diğer üç imama, yada İmam Malike tam ulaştırılamamıştır. Yada Medine’de yaşamış olan sahabeler  tutarsızdı. En çok bilinebilecek bir meseleyi bile tam bilmezlerdi. Ve hep ihtilaf içindelerdi. Bize göre doğru olan, peygamberin ve sahabenin dini Kur’an’a uygun yaşadıkları, ama uzunca bir zaman sonra onların yaşayışlarının bizlere sağlıklı aktarılamadığıdır.

Kardeşlerim görüyorsunuz değil mi? Hadisçilerin ve fıkıhçıların, Kur’an merkezli dinden uzaklaşıp hurafe merkezli İslam anlayışında bocalamalarının sebeplerini? [8] İşte biz Allah’ın izniyle bu duruma çözüm önerileri getiriyoruz. Bu önerimizin ilk şartı yeniden Kur’an’a yani Allah’ın kitabına dönmek ve sünneti Kur’an ışığında yeniden değerlendirmektir.  

                                          Sonraki sayfa»»

 

[1] -Ebu Davud, Tirmizi

[2] -Tirmizi

[3] -Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace, darimi, Taberani, Ahmet İbn-i Hanbel

[4] -Ebu Davud, Buhari

[5]-Tirmizi

[6]-İbn-i Mace

[7] -Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud

[8] - İhtilaf, ihtilaf, ihtilaf… İşte alimlerimizin bize bıraktığı şey bu… Bunu onları küçümsemek ve aşağılamak için söylemiyorum. Onlar belki kapasite ve imkanları nispetinde en iyisini yaptılar. Ama ben şimdi bakıyorum ve “onların yaptıkları zaman içerisinde toplumları Kur’an’dan uzaklaştırmış, aynı ayrıntılarla bizde uğraşmayalım ve Allah’ın bizi hesaba çekeceği tek kitap olan Kur’an’a yapışalım.”  Diyorum. Bu aşırı mezhepçileri çileden çıkarıyor. Çünkü onlar bunu diyen birçok alime mezhepsiz ve mason dememişler miydi?

 
  Bugün 23 ziyaretçi bizimle..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden